1.  Fatiha Suresi

1. Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla.  2. Hamd in övme ve övülmenin her türlüsü, âlemlerin tek Rabbi olan Allah’adır. 

Kuran-ı Kerim’in ana indiriliş gayelerinden biri de, Allah (c.c.) ‘ı doğru tanıtmaktır. Evvel ki kitaplarda gerçekleşen değişim ve tahribatların sonucu olarak bu gaye gözetilmiştir. Zira son kez insanlarla konuşmaya, irtibat kurmaya geçmiş olması onların hayrına ve saadetlerine olan düzeni belirlerken elbette en yetkili yer olarak yaratıcılarını da gerektiği üzere tanıtmaya girişmesi kulları için önem arz etmektedir. Yapılan bu açıklamaların evvel ki şeriatlerde ki değişimin bir getirisi olarak bilinmeyince -haşa- kendisini neden övüyor gibi hadsiz ve mesnedsiz söylemler ortaya çıktığı oluyordu. Dahası başka da layık varlık yoktur. Yanlışa yönelerek izzet ve şerefinden olma uyarısını da içinde barındırmaktadır.

Dikkat ederseniz ayet, kâinatın rabbi demiyor. Alemlerin rabbi diyor. Görünen-görünmeyen, bilinen-bilinmeyen tüm varlık sahasının rabbidir. Duyu organlarımızla algıladığımız en büyük alem kâinat olduğu için orayı tek kabul görsek de gerçek öyle değildir. Yeri gelmişken şunu da ifade etmeliyim ki İslam’ın karşısına bilimin gösterilmesi büyük hatadır. Bilim İslam’ın ve özellikle Kuran- Kerim’in bahsettiği ayetlerin fevkine ulaşamaz. Allah’ın her şeyden önce var olduğu, ezeli ve ebedi olduğu, sonrasında Levh-i Mahfuz isimli bir kitapta bütün olacakları var etmiş olduğu ve bunlardan sonra meleklerin yaratılması gibi safhalar bulunmaktadır. Oysa bilim en üst sınırına ulaşmıştır. Ve bu seviye İslam’da dördüncü aşamadır. Şimdi o aşamayı inceleyelim. 

Büyük patlama ile enerji, madde ve zaman ortaya çıktı. Bu oluşum “Fizik” alanını var etti. Bir süre sonra kazandığı hareket ile madde ve enerji daha da karmaşık hal alarak atomları oluşturdular. Atomların moleküler yapı içerisinde ki etkileşimi ile de “Kimya” ilminin sahası oluşmaya başladı.  Ve bilinen tek canlı gezegenimiz olan dünya, bazı moleküler organizmalar denilen farklı yapılar oluşturdu. Bu oluşum ise “biyoloji” adı verilen ilmin alanı oldu. Yani Biyoloji Kimya ile Kimya da Fizik ilminin kapsadığı alan sayesinde var oldular. Ve Fizik ilminin üst sınırı ise patlama ile ortaya çıkmış olan evren olarak belirlendi. Dolayısı ile bunların hiçbiri bilinçli ya da bilinçsiz olarak İslam’ın karşısında gösterilemez. Çünkü gerek yaratıcının madde, enerji ve zaman öncesinden var oluşu gerekse evrenin var olmadan önce ki aşamalarından da kelami ile bahsetmesi fizik öncesi alemlerin olduğu ve bilimin sahasına girmediği sonucuna bizleri götürmektedir.

İşte alemler bahsinde anlatılan tüm bu oluşumları gerçekleştiren Rabbdir. Çünkü rabb varlıkları yaratıp onları yetiştiren, terbiye eden, eğiten, nizamı, güzelliği ve yeteneklerini veren demektir. Allah’ın zatını tanıtan isimlerdendir.

İlk ayetlerde kendisini tanıtmaya en temel özelliği olan rahmet kökeninden türeyen iki ismi ile başlıyordu.

3. O Rahmân’dır dünyada bütün yaratıklara bol merhamet edendir, Rahîm’dir âhirette yalnız mü’minlere acıyıp, mağfiret edecek olandır.

Rahman dünyada mümin, münafık, müşrik, kafir kim olursa olsun kullarına eşit muamele gösteren çalışana, emek verene adil davranandır. Rahim ise ahirette mümin kullarına rahmeti ile muamele edecek olan kafirlere karşı şedid olandır. Sınırsız gücüne rağmen dünya hayatında kul olduğumuz için eşit, ahirette ise irademiz dahilinde yaşadığımız için ona göre muamele edecektir. Kaderi anlama samimiyeti ya da idraki göstermeden kul iradesinin olmadığına yönelik suçlamalarda bulunanlara da bu açıklama cevap olsun. Bu yaklaşım kulun iradesinin olduğunu ve iradeye imkân tanımak değil de nedir?

5. Ey Rabbimiz! Yalnız sana ibâdet ve itaatle kulluk eder ve her hal ve ihtiyacımızda ancak senden medet umar/yardım dileriz. 

6. Bizi doğru yola İslâma ilet İslâm ile yaşat.

7. Kendilerine lütfundan nimet verdiğin iyi kimselerin yoluna ilet; [4/69] emirleri-ne âsi olmuş ve gazaba uğramışların ve sapıtanların değil Yâ Rabbi.  Âmin… 

Ey rabbimiz… Ey bizi var eden, şekil veren, rızk veren, sağlık, afiyet veren rabbimiz… Başkalarına kul olmayalım diye kendisinden haberdar eden rabbimiz. Biz kendi iyiliğimiz için yalnız senden yardım diler ve yalnız sana kulluk ederiz. Etmeliyiz. Böyle bilmeli ve böyle gayret etmeliyiz. Bizi senin kadar anlayan da dinleyen de yardım eden de olmaz. Başkasını razı etme ihtimalimiz zaten söz konusu olamaz. Ne olur bizi İslam üzere yaşat. Yanlışlarımızı ve eksiklerimizi İslam ile tamam eyle. Yoksa bildirdiğin geçmiş kötü tecrübeler gibi bizler de din bilginlerini, abidlerini veya peygamberlerini Rab’ler edinebiliriz.

“Onlar Allah’ı bırakıp din bilginlerini, abidlerini ve Meryem oğlu Mesihi rabler edindiler. (Oysa) onlar yalnızca bir olan ilaha ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Ondan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (Allah) onların şirk koştuklarından münezzehtir.

Onlar olmasa da senden gayrı rabler tayin edip onların bizi rızıklandırmasını, şekillendirmesini ya da tayin ve takdir etmesine yönelerek izzet ve şerefi oralarda arayabiliriz. Ve böylece sapmış, emirlerine asi olmuş, gazaba uğramış ve sapmışlardan oluruz. İzzet ve şeref yalnız sana aittir. Nefsimize rızana uygun olmayan şeyleri sevdirtme. Seni incitecek şeyleri sana söylemekten sana sığınırız.