Güneşe ve Yıldızlara İbadet (Cahiliyye-İslam-Günümüzde)
CAHİLİYYE: Cahiliyye zamanında güneşe ve yıldızlara tapanlar vardı. Allah’ın varlığına inanıyorlardı, fakat yıldızlara da Allah’ın en yarattığı en büyük şeyler olmaları düşüncesi ile saygı duyuyorlardı. Yıldızlara bu şekilde saygı göstermeleri zamanla şekil değiştirip özel bir ibadet halini aldı.[600] Hicaz bölgesinde bazı kabilelerin değişik yıldızları kutsal gördükleri bilinmektedir. Başta Şira yıldızı olmak üzere, Müşteri, Süreyya, Zuhal, Merih, Zühre ve Utarid yıldızları bunlardan bir kaçıdır. İnanca göre yıldızlar dünya âlemi ile ilgili idiler. Bu yüzden hemen her konuda yıldızların etkisine inanırlardı. Bir yıldızın kayması veya düşmesi o beldede bir büyüğün ölmesine veyahut da büyük bir felaketin geleceğine işaret sayılırdı.[601] Güneşe tapmak ise çok eskilerden beri bilinmekte olan bir inanıştı. Bu inancın eskilere dayandığını Sebe melikesinin yanından gelen Hudhud’un sözünden öğrenmekteyiz. Bu haberi veren, Kuran-ı Kerim durumu şu şekilde bildirmektedir: Hudhud çok geçmeden çıkagelerek dedi ki: “Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim, sana Saba’dan çok önemli bir haber getirdim. Ben o yörenin halkını yöneten bir kadınla karşılaştım. Allah ona her şeyi vermiş, görkemli bir tahtı var. Onun ve soydaşlarının Allah’ı bir yana bırakarak güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, yaptıkları yanlış işleri onlara güzel göstererek kendilerine doğru saptırmış, bu yüzden doğru yolu bulamıyorlar.[602]
İSLAM:
Amaç: Şeytanın amacı, onları göklerdeki ve yeryüzündeki gizli şeyleri meydana çıkaran gerek saklı tuttukları ve gerekse açığa vurdukları tüm duygularını bilen Allah’a secde etmelerini engellemektir.[603]
Güneş: Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer yalnız Allah’a kulluk etmek istiyorsanız bunları yaratana secde edin.[604]
Yıldız: (Müşriklerin taptıkları) “Şıra” yıldızının Rabb’i de O’dur.[605]
GÜNÜMÜZDE: Bilinçsiz olarak yaşam sürdüren bir insanı eleştirdiğiniz zaman, getirdiği cevabın kendisi gibi bilinçsizce verildiğine şahit olur; delil istediğinizde ise, yapılan işin tarih bilgisine dayandırıldığı cevabına muhatab olursunuz. Mesela “Neden seccadenin kenarını namaz kılınca kıvırıyorsun? ” deseniz cevap, “ Şeytan namaz kılmasın.” diye gelir. “Bu kıvırma sonucunda şeytanın namaz kılmasına mani olduğuna dair delilin nedir?” diye sorulduğunda ise “Ne bileyim ben, evvelden beri öyle derler, atalarımızdan öyle gördük v.b.” şeklinde gelir. “Başımıza ne geldi ise şeytanın secde etmemesinden gelmedi mi ?” demez. Eskilere dayanan bir iş olmasını yapılabilirliğine delil olarak kabul etmiştir. Bu tapınmaların da halen günümüzde varlığını sürdürmelerini tarihsel kökenlerine mi, yoksa Rabbine itaat etmemekte ısrar ederek şeytana hizmet eden insanların varlığına mı dayandırmak gerekir?
Bu inanç, Latince “paganus” yani kırsal sözcüğünden türemiş olan paganizm kapsamına girer. Kırsal sözcüğünden türetilmiş olması, doğa ile alakalı olan her alanı kapsıyor olmasındandır. Eril veya dişil olan her şey kutsal bütünün parçaları olarak kabul edilir ve o şekilde onurlandırılır. Paganlar, kutsal olarak ifade ettikleri şeyleri semboller ile açıklama yoluna giderler. Yıldız ve güneşlere tapmaları da bu geniş inanç dairesi içerisinde bütünün parçaları konumundadır. Paganist inancın merkezinde yedi tepeye kurulu yedi yıldız ismi vardır. İnsanların doğduğu andaki gökyüzü konumuna yıldız haritası denilmektedir. Her millet kendine göre bu yıldızlara birer görev yüklemiştir. Aynı cahiliye zamanında olduğu gibi güneş ve yıldızların dünya hali ile ilgilendiklerini düşünerek, onların hareketlerine mana vermeye çalışmaktadırlar. Yıldız haritasında bulunan her gezegenin farklı bir anlamı vardır. Bunlarında kısaca anlamlarını şöyle sıralayabiliriz:
Güneş, ruh ve özbenliği gösterir. Güneşin kendisi bilinçlilik demektir. Yaradılışın başını ve özünü, dairenin içindeki nokta sembolünü gösterir. Ay ise nefis, içgüdü, anne, bilinçaltı ve bellek ile alakalıdır. Ay, bilinçaltını yönetir. Ayın sembolü, uydu alıcısı gibi hilal sembolüdür. Ayın değişime uğraması, tıpkı duygularımızın sabit kalmadığı gibi, her gün başka bir duygu halinde olmamız olarak yorumlanır. Ay bundan dolayı, astroloji de duyguları ve bilinçaltını gösterir.
Resulullah (s.a.v.) yıldızlara göre konuşanlar hakkında şöyle buyurmuştur: Falan yıldızın rahmeti sayesinde yağmur yağdı, diyen kimse Muhammed’e indirileni inkâr etmiştir.[606]
Bu hurafelerin[607] Müslüman olan toplumlardan uzaklarda var olduğunu düşünüyorsanız, yeri gelmişken ona da örnek verelim. Özellikle günümüzde hurafeleri dini inanç olarak gösteren insanların bilgilerini incelediğinizde, paganizm ile de alakası olan söylemlere hemen şahit olacaksınız. Seyyid Süleyman El-Hüseynî, Kenz’ül-Havas adlı kitapta, pazar gününe ait vakitler hakkında şunları söylemektedir:
Saat l: Güneş saatidir, bu saatte sevgi ve dostluk kabul olup kral ve hükümdarlar nezdine girebilmek için dualar okumak ve yazmak uygundur. Yeni elbiseler giymek münasiptir.
Saat 2: ZÜHRE (Venüs)e mahsus olan kötülenmiş bir saattir. Bu saatte hiçbir şey yapılmamalıdır.
Saat 3: UTARİT saatidir. Bu saatte yola çıkmak iyidir. Ayrıca insanların kalp ve gönüllerim celbetmek ve bunlara benzer işleri yapmak için okuma ve yazma saatidir.
Saat 4: AY saatidir. Bu vakitte bir şey alıp satmak iyi değildir. Hiçbir şeye yaramaz.
Saat 5: ZUHAL (Satürn)e mahsus bir saattir. Tefrika ve fitne çıkarma, ara bozma ve düşmanlık yapmak için uygun bir saattir.
Saat 6: MÜŞTERİ (Jüpiter)ye nisbet edilen bir saattir. Bu saat kral, hükümdar ve devlet erkânından ihtiyaç talebinde bulunmaya uygundur.
Saat 7: MERİH (Mars)a ait bir saat olduğundan uğursuzdur. Bu vakitte hiçbir şey yapılmaz.
Saat 8: ŞEMS (Güneş)a ait bir saattir. Bu vakitte her türlü hacetin karşılanması için çalışmak uygundur.
Saat 9: ZÜHRE (Venüs)e ait olup insanların kalp ve gönüllerini celbetmek için dua okumaya ve yazmaya uygun bir saattir.
Saat 10: UTARİT’E nispet edilen bir vakittir. İyi ve salih olan her şeye uygundur.
Saat 11: AY’A ait güzel bir saat olduğundan o vakitte tılsım ve onunla ilgili şekilleri çizmek ve muska yazmak uygun olur.
Saat 12: ZUHAL (Satürn)’ün saati olduğundan bu saat en büyük uğursuzluk getirir. Bu an zarar getirmekten başka bir şeye yaramadığından o saatte herhangi bir işi yapmaktan sakınmalıdır.[608]
[600] Doguştan günümüze büyük İslam tarihi, 1. Cilt, syf. 175
[601] Ali Çelik, Bütün Yönleri ile Asr’ı Saadette İslam, 4. Cilt, syf. 25–26
[602] Neml suresi, 22–24. Ayetler
[603] Neml suresi, 25. Ayet
[604] Fussilet suresi, 37. Ayet
[605] Necm suresi 49. Ayet
[606] Buhârî, Ezan, 156; Müslim, İman, 152
[607] Boş inanç
[608] M. Şemseddin Günaltay, Hurafattan Hakikate, s. 313
You Might Also Like
Matem (Cahiliyye-İslam-Günümüzde)
İçki (Cahiliyye-İslam-Günümüzde)
Fal Oklarına İnanma (Cahiliyye-İslam-Günümüzde)