İSLAM

YER    : Medine

TARİH    : 621

İSİM     : Kuran-ı Kerim, Nur Suresi 35. ayet

HABER    : Allah göklerin ve yerin aydınlığıdır. Onun aydınlığının örneği: İçinde lamba bulunan bir oyuğa benzer. Lamba bir camın içerisindedir. O cam ise incimsi bir gezegen gibidir. Yakıtı, doğuya da, batıya da ait olmayan, bereketli bir zeytin ağacındandır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile aydınlık verir. Aydınlık üzerine aydınlıktır. Allah, dilediğini kendi aydınlığına yöneltip iletir. Allah insanlara örnekler verir. Allah her şeyi bilmektedir.

BİLİM

YER    : Amerika Birleşik Devletleri, New Jersey

TARİH    : 1879

İSİM    : Thomas Alva Edison

HABER   : Elektrik ampulünün icadı

Birbirleri ile karıştırılan iki konu; elektrik ve ampul. Onun için genellikle, elektriği kim icat etti, diye sorulduğunda Edison diye cevap verilmektedir. Oysaki elektrik bir icad değildir. Bir enerji çeşididir. Edison da elektriği değil, elektrikten faydalanılarak aydınlanma metodunu bulmuştur. Eğer elektrikten kasıt onun tanımlanması ise bunun mucidi, Benjamin Franklin’[221]dir. Fırtınalı bir havada uçurtma uçurarak gerçekleştirdiği deneyi sonunda şimşeğin elektriksel bir olay olduğunu ve elektrik yüklerindeki artı ve eksi uçları keşfetmiştir.

1879 yılında Edison, karbonlaştırılmış kâğıt flaman[222] dan bir elektrik ampulü icat etti. 1878 yılında ise İngiliz bilim adamı Joseph Wilson Swan’[223], yeni bir elektrik ampulü daha icat etti. Bu ampulün içinde ise kömürleştirilmiş bir flaman bulunuyordu. Bu icadı ile ampulün içindeki havayı boşaltarak flamanın havasız ortamda yanıp tükenmesine de engel olmuştu. Sonradan bu iki bilim adamı bir araya gelip güçlerini birleştirerek “Edison ve Swan Elektrikli Aydınlatma Şirketi” ni kurdu.

Kuran-ı Kerim’deki ilgili ayette, bu ampulün icadı için izlenen yolun aynısı tarif edilmektedir. Allah’ın gök ve yer için tayin ettiği aydınlığa benzetme yapılarak ifade edilmiştir. Bu aydınlığı ise “Şimdi değil, ileride bileceksiniz.” der nitelikte misal vererek açıklamaktadır. “Onun aydınlığının örneği: İçinde lamba bulunan bir oyuğa benzer. Lamba bir camın içerisindedir.” Ayette, misal getirilen bu aydınlanmanın maddesinin camdan yapıldığı, şeklinin fanus[224] gibi olduğu belirtilmektedir, “O cam ise incimsi bir gezegen gibidir.” ayetinde, camdan yapılmış olan fanus şeklindeki bu maddenin, tıpkı gezegen ışığı şeklinde inci gibi parlak olduğu ifade edilmektedir. “Yakıtı, doğuya da, batıya da ait olmayan, bereketli bir zeytin ağacındandır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile aydınlık verir.” tabirinde ise, incimsi gezegen gibi parlak olan aydınlığın hiçbir yere ait olmadığı ve kendisine ateş dokunmasa bile yine de aydınlatacağı haberi verilmektedir. Elektrik yüklerinin hareketine elektrik akımı denir. Eğer elektronlar, protonlar, iyonlar v.b. gibi yüklü parçacıklar bir şekilde hareket ediyorlarsa, ortamda mevcut bir elektrik akımı var demektir. Bu elektrik, kablo gibi katı cisimlerde serbest elektronların hareketiyle, sıvı ve gazlarda ise hem pozitif hem de negatif iyonların hareketi ile oluşur. Yani ayetin bahsettiği gibi onun yakıtı, doğuya da batıya da ait değildir. Ve ayet, “Aydınlık üzerine aydınlıktır. Allah, dilediğini kendi aydınlığına yöneltip iletir. Allah insanlara örnekler verir. Allah her şeyi bilmektedir.” diye son bulmaktadır. “Allah göklerin ve yerin aydınlığıdır.” diye başlayan ayeti kerime yine, aydınlık, nur, hidayet ve âlim ifadeleriyle bitirilmektedir.

Asrın Kuran Tefsiri’nin yazarı, bu ayet hakkında diğer tefsirlerde bulunan farklı yorumları şu şekilde özetlemiştir.

a) Cenâb-ı Hak göklerdeki ve yeryüzündeki varlıkları; diğer bir an­latımla, ehil olanları kendi nuruyla doğru yola iletendir. O bakımdan doğru yola erişen herkes, O’nun hidayet nuruyla desteklenmiştir.

b)  Allah gökleri meleklerle, yeryüzünü peygamberlerle aydınlatmıştır.

c)  Allah gökleri güneş, ay ve yıldızlarla, yeryüzünü de peygamberler ve sâlih kişilerle nurlandırmıştır.

d) Kandil yuvası, Hz. Muhammed’in (A.S.) mübarek göğsüdür. İçin­deki kandil nübüvvet ve risalettir. Mübarek ağaç ise, Kur’ân-ı Kerim’dir.[225]

[221] Mucit, felsefeci, bilim adamı ve diplomat (d.1706 – ö. 1790)

[222] Sıcağa dayanıklı ince uzun ve direnci fazla olan tel

[223] İngiliz fizikçi ve kimyager (d. 1828 – ö. 1914)

[224] Bazı şeylerin üstüne kapatmak için camdan yapılmış kapak

[225] Celal yıldırım, ilmin ışığında asrın Kur’an tefsiri, Anadolu yayınları: 8/4222- 4223