Kullanma Kılavuzu Ve Biz
Kullanma Kılavuzu Üretim aşaması ve kuralları | Kur’an-ı Kerim Yaratılış Ve Kuralları |
(O), göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. Bir şeyi dilediğinde ona sadece “Ol!” der, o da hemen oluverir.[312]
Sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını takdir eden ancak O’dur. Bir de O’nun katında muayyen bir ecel (kıyamet günü) vardır. Siz hâlâ şüphe ediyorsunuz. [313]
Rabbiniz Allah’dır, o gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş’a kuruldu. O gündüzü sürekli kovalayan geceyi gündüzün üzerine örter. Güneş, ay ve yıldızlar O’nun buyruğuna baş eğmişlerdir. İyi bilin ki, yaratma ve yönlendirme O’nun tekelindedir. Âlemlerin Rabbi olan Allah yücelerin yücesidir.[314]
Allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor; gündüzü de gecenin üzerine sarıyor. Her biri belli bir süreye kadar yörüngelerinde akıp giden güneş ve ayı buyruk altında tutar. İyi bil ki, O, aziz ve çok bağışlayandır.[315]
Biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık.[316]
Her şeyden de çift çift yarattık ki, düşünüp öğüt alasınız.[317]
İnsan neden yaratıldığına bir baksın![318]
Kullanma Kılavuzu Bakım, onarım ve kullanım | Kur’an-ı Kerim DİNLEME, OKUMA VE YAŞAM |
Öyleyse Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın. [319]
Kur’an okunduğu zaman, hemen onu dinleyin ve susun. Umulur ki esirgenmiş olursunuz.[320]
Kur’an okunduğu zaman, hemen onu dinleyin ve susun. Umulur ki esirgenmiş olursunuz.[321]
Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarf edenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler. [322]
Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir.[323]
Kullanma Kılavuzu Taşıma ve nakliye | Kur’an-ı Kerim SORUMLULUK VE TAŞIMA |
Kendilerine Tevrat öğretildiği halde, onun gereğini yapmayanların durumu, sırtına kitap yüklü eşeğin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlayanların durumu ne kötüdür. Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.[324]
Ona tam bir surette temizlenmiş olanlardan başkası el süremez.[325]
Doğrusu bu Kur’an sana ve ümmetine bir öğüttür, ondan sorumlu tutulacaksınız.[326]
Kullanma Kılavuzu İnsan ve çevre sağlığı | Kur’an-ı Kerim İNSAN VE ÇEVRE SAĞLIĞI |
Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah’tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. [327]
İnsanların kendi elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde bozgun çıktı. Yaptıklarının bir kısmını kendilerine tattırmaktadır ki vazgeçsinler. [328]
Kullanma Kılavuzu Kullanım hatalarına ilişkin bilgiler | Kur’an-ı Kerim HATA YAPANLARIN HABERİ |
Âdem (a.s.)’ın oğlunun haberi
Ey Muhammed, onlara Âdem’in iki oğlunun gerçeğe dayalı hikâyesini anlat. Hani ikisi birer kurban sunmuşlardı da birinin kurbanı kabul edilmiş öbürününki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen kardeşine “yemin ederim ki seni öldüreceğim” deyince öbür kardeş şöyle dedi; Allah sadece takva sahiplerinin ibadetlerini kabul eder. Eğer sen öldürmek amacı ile elini bana doğru uzatacak olursan ben öldürmek amacı ile elimi sana doğru uzatacak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım. İstiyorum ki, hem kendi günahını hem de benim günahımı yüklenerek cehennemliklerden olasın. Zalimlerin cezası budur. Buna rağmen öbür kardeş ihtiraslarına boyun eğerek kardeşini öldürdü ve böylece hüsrana uğrayanlardan oldu. Bunun üzerine Allah, kardeşinin ölüsünü nasıl gözlerden saklayacağını göstermek üzere ona toprağı eşeleyen bir karga gönderdi. “Kardeş katili, eşinen kargayı görünce “Yazık bana, şu karga kadar olup kardeşimin cesedini gömemiyor muyum?” dedi ve arkasından ettiğine pişman olanlardan oldu.[329]
Nuh (a.s.)’un oğlunun haberi
Gemi, içindeki yolcularla birlikte dağ gibi dalgalar arasında akıyor, yol alıyordu. O sırada Nuh, bir kenarda duran oğluna “Yavrum, bizimle birlikte gemiye bin, kâfirler arasında kalma” diye seslendi. Oğlu “Beni sulardan koruyacak bir dağa sığınacağım” dedi. Nuh, ona “Bugün Allah’ın emrinden kurtaracak hiçbir güç yoktur, sadece O’nun esirgedikleri kurtulabilir” dedi. Tam bu sırada aralarına bir dalga girdi de Nuh’un oğlu boğulanların arasına katıldı.[330]
Nuh (a.s.)’un ve Lut (a.s.)’un eşlerinin haberi
Allah inkâr edenlere, Nuh’un karısı ile Lut’un karısını misal verdi. Onlar, kullarımızdan iki salih kişinin nikâhında iken onlara hainlik ettiler: Kocaları Allah’tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Bu iki kadına: “Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!” denildi.[331]
Hud (a.s.)’un kavmi olan Ad halkının haberi
Ad (halkına da) kardeşleri Hud’u (gönderdik) . Dedi ki: «Ey kavmim, Allah’a ibadet edin, sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Siz yalan olarak (tanrılar) düzenlerden başkası değilsiniz.[332]
Bahçe sahibinin haberi
Biz, vakti ile “bahçe sahiplerini” sınadığımız gibi, onları da sınadık. Hani onlar (bahçe sahipleri) sabah olurken kimse görmeden onun mahsullerini toplayacaklarına yemin etmişlerdi. Onlar istisna da etmiyorlardı. Ancak onlar uyurken Rabbin katından gönderilen bir salgın o bahçeyi sarıvermişti de. Bahçe simsiyah olmuştu. Sabahleyin birbirlerine seslendiler. “Haydi, ürünleri toplayacaksanız erkenden ekininize gidin” diye. Derken yürüdüler ve şöyle fısıldaşıyorlardı: Sakın bugün hiçbir yoksul bahçeye girip yanımıza sokulmasın. Ürünleri toplayacaklarından emin olarak erkenden gittiler. Fakat bahçeyi görünce “Herhalde biz yolu şaşırdık” dediler. Hayır, doğrusu biz mahrum bırakıldık. Ortancaları, “Ben size demedim mi? Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih etmeniz gerekmez miydi?” dedi. Rabbimizi tesbih ederiz, doğrusu biz kendi kendimize zulüm etmişiz dediler. Ardından, kabahati birbirlerine yüklemeye başladılar. Nihayet şöyle dediler: “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kimselermişiz.” Belki Rabbimiz bize bundan daha iyisini verir; doğrusu artık, Rabbimizden dilemekteyiz.[333]
Salih ( a.s.)’in kavmi olan Semud halkının haberleri
Andolsun, Biz Semud (kavmine de) kardeşleri Salih’i: “Yalnızca Allah’a kulluk edin” diye (demek üzere) gönderdik. Bir de ne görsün, onlar birbirlerine düşman kesilmiş iki gruptur. [334]
Semud ve Ad (toplumları), kâria’yı yalan saydılar. Bu nedenle Semud (halkı), korkunç bir sesle helak edildi. [335]
Ress halkının haberi
Ad’ı, Semud’u, Ress halkını ve bunlar arasında birçok nesilleri (yok ettik) [336]
Lut (a.s.)’ın kavmi olan Sedum halkının haberleri
Lut (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı. [337]
Lut da; hani kavmine demişti ki: “Siz, açıkça gördüğünüz halde, yine de o çirkin utanmazlığı yapacak mısınız?” [338]
Kavminin cevabı: “Lut ailesini şehrinizden sürüp çıkarın. Temiz kalmak isteyen insanlarmış” demekten başka olmadı.[339]
Yusuf (a.s.)’un kardeşlerinin haberleri
Yusuf ile kardeşleri olayında, bu olayın içyüzünü irdeleyenlerin alacağı birçok ibret dersleri vardır. Hani Yusuf’un üvey kardeşleri dediler ki; “Babamız, Yusuf ile öz kardeşini bizden daha çok seviyor. Oysa biz sayıca çok ve güçlü bir grubuz. Kuşku yok ki, babamız açık biçimde hatalıdır.” Yusuf’u ya öldürünüz, ya da ıssız bir yere bırakınız; o zaman babanızın rakipsiz sevgilileri olursunuz, arkasından da tövbe eder iyi kimseler olursunuz. Üvey kardeşlerden biri dedi ki; “Yusuf’u öldürmeyiniz; eğer mutlaka bir şey yapmak istiyorsanız, onu bir kuyunun dibine atınız da yoldan geçecek kervanlardan biri onu çıkarıp alsın.” Bunun üzerine üvey kardeşler, babalarına dediler ki; “Ey babamız, niçin Yusuf konusunda bize güvenmiyorsun? Oysa biz onun sadece iyiliğini isteriz. Yarın onu bizimle birlikte kıra gönder; yesin- içsin, eğlensin, biz ona kesinlikle göz- kulak oluruz. Babaları dedi ki; “Onu götürmeniz beni üzer, ayrılığına dayanamam; ayrıca korkarım ki, siz farkında olmadan onu kurt kapar.” Üvey kardeşler dediler ki; “Bu kadar çok kişi olmamıza rağmen eğer onu kurt kaparsa yandık demektir.” Kardeşleri Yusuf’u kıra götürüp onu bir kuyunun dibine atmayı kararlaştırdıklarında, kendisine “İlerde, hiç beklemedikleri bir sırada, sana yaptıkları bu işi kardeşlerine hatırlatacaksın” diye vahyettik. Akşam olunca ağlayarak babalarına geldiler. Dediler ki; “Ey babamız, Yusuf’u eşyalarımızın yanında bırakarak yarış yapmaya gitmiştik, o sırada onu kurt kapıverdi; her ne kadar söylediğimiz doğru ise de, bize inanmayacaksın.” Yusuf’un yalandan kana bulanmış gömleğini getirdiler. Babaları Yakub dedi ki; Anlaşılan nefsiniz sizi kötü bir işe sürükledi, bana düşen yaman bir sabırdır, anlattıklarınız karşısında Allah’ın yardımına sığınıyorum.[340]
Şuayb (a.s.)’ın kavmi olan Medyen halkının haberleri
Medyen halkına da kardeşleri Şuayb’ı peygamber olarak gönderdik. Şuayb onlara dedi ki; “Ey soydaşlarım, Allah’a kulluk ediniz, O’ndan başka bir ilâhınız yoktur. Rabbinizden size bir belge geldi. Ölçüde ve tartıda dürüst olunuz, insanların eşyalarını eksik vermeyiniz, yeryüzünde dirlik- düzen sağlandıktan sonra bozgunculuk çıkarmayınız. Eğer mümin iseniz, sizin için hayırlı olan tutum budur.”[341]
O’nun kendini beğenmiş soydaşları dediler ki, “Ya seni ve seninle birlikte inananları kentimizden süreriz, ya da dinimize dönersiniz.” Şuayb onlara dedi ki; “İstemesek de mi?” [342]
Tubba kavminin haberi
Eyke halkı ve Tubba’ kavmi de. Hepsi elçileri yalanladı; böylece Benim tehdidim (onların üzerine) hak oldu. [343]
Firavun ve kavminin haberleri
Sonra bunların (peygamberlerin) ardından Musa’yı ayetlerimizle Firavun’a ve önde gelen çevresine gönderdik; onlar ona (ayetlerimize) haksızlık ettiler. İşte bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bak. [344]
Firavun ülkesinde ululandı ve zorbalığa kalktı, halkını çeşitli sınıflara böldü. Onlardan bir topluluğu (İsrailoğulları’nı) zayıflatıyor, oğullarını kesiyor, kadınları sağ bırakıyordu. Çünkü o bozguncunun biriydi. Biz istiyorduk ki o yerde zayıflatılanlara lütfedelim, onları önderler yapalım, onları diğerlerinin yerine mirasçı kılalım. Ve onları o ülkede hâkim kılalım. Firavun’a Haman’a ve askerlerine; başlarına gelmesinden korktukları şeyi gösterelim.[345]
Firavun ailesinin haberi
Andolsun Firavun ailesi (ve çevresi ile kavmi)ne de uyarılar geldi.[346]
Haman’ın haberi
Firavun dedi:“Ey Haman, bana yüksek bir kule yap ki o sebeplere (yollara) erişeyim.” Göklerin yollarına erişeyim de Musa’nın tanrısına çıkıp bakayım. Çünkü ben onu (Musa’yı, peygamberlik davasında) yalancı sanıyorum. Böylece yaptığı kötü iş, Firavuna süslü gösterildi ve o yoldan çıkarıldı. Firavun’un tuzağı tamamen boşa çıktı.[347]
Musa (a.s.)’ın kavminin haberi
Onlar bir iyilikle karşılaşınca “Bu kendimizden kaynaklanıyor” derler. Fakat eğer başlarına bir kötülük gelecek olursa, bunu Musa ile arkadaşlarının uğursuzluğuna yorarlar. Oysa onların kaderlerini belirleme yetkisi sırf Allah’ın tekelindedir, fakat çoğu bunu bilmiyor.[348]
Samiri’nin haberi
Bunun üzerine Musa “Ey Samiri, peki senin amacın neydi?” dedi. Samiri dedi ki; “Ben onların görmediklerini gördüm. Bana gelen ilahi elçinin ayak izlerinden avucumu doldurarak onu erimiş altın külçesinin bulunduğu potaya attım. Böyle yapmamın iyi olacağı içime doğdu.” Musa ona dedi ki: “Çekil karşımdan” Sen hayatı boyunca insanlara “Bana değmeyin” demeye mahkûm oldun. Ayrıca asla yakanı kurtaramayacağın başka bir cezan daha vardır. Şimdi tapmaya devam ettiğin ilahının başına neler geleceğini gör. Onu ateşte eriteceğiz, sonra da parçalarını denize atacağız. Aslında sizin ilahınız, kendisinden başka ilah olmayan Allah’dır. O’nun bilgisi her şeyi kapsamı içine almıştır.[349]
Karun’un haberi
Karun, Musa’nın kavmindendi. Onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü- kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona demişti ki; “Şımarma, Allah şımaranları sevmez.” Allah’ın sana verdiği bu servet içinde ahiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma, Allah sana nasıl iyilik ettiyse, sen de öyle iyilik et, yeryüzünde bozgunculuk isteme, çünkü Allah bozguncuları sevmez. Karun: “Bu servet, ancak bende mevcut bir bilgi sayesinde bana verildi” dedi. O bilmiyor mu ki, kendisinden daha güçlü ve ondan daha çok cemaati bulunan nice kimseleri Allah helâk etmişti. Suçlulardan günahları sorulmaz. Çünkü Allah onları bilir. Karun süsü, debdebesi içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayâmı isteyenler; “Keşke Karun’a verilenlerin bir benzeri de bize verilse, doğrusu o büyük varlık sahibidir” demişlerdi. Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise;“Size yazıklar olsun, inanan ve yararlı iş yapanlar için Allah’ın sevabı daha hayırlıdır. Buna ancak sabredenler kavuşur” dediler. Sonunda biz onu da sarayını da yerin dibine geçirdik. Allah’a karşı ona yardım edecek bir topluluğu olmadı. Kendi kendini kurtarabilecek kimselerden de değildi.[350]
İsrail oğullarının haberi (Yahudiler)
Hani biz İsrailoğulları’ndan “Allah’dan başka bir şeye tapmayınız, ana-babaya, akrabalara yetimlere ve yoksullara iyilik ediniz, namazı kılınız, zekâtı veriniz” diye söz almıştık. Fakat sonra küçük bir azınlık dışında bu sözünüzden döndünüz. Hâlâ da bu dönekliği sürdürüyorsunuz. Hani birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan sürmeyeceksiniz diye de sizden söz almıştık. Kendi tanıklığınızla bunu kabul etmiştiniz. Buna rağmen birbirinizi öldürüyor ve içinizden bazılarını yurtlarından sürüyor, onlara karşı günah ve zulüm işlemek için aranızda işbirliği yapıyorsunuz. Onları sürgüne göndermeniz yasaklandığı halde sürgüne gönderiyorsunuz, sonra size esir olarak geldikleri takdir de fidye vererek kendilerini kurtarıyorsunuz. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Oysa içinizden böyle yapanların cezası dünya hayatında perişanlıktan başka bir şey değildir. Onlar Kıyamet günü de en ağır azaba çarpılacaklardır. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir. Bunlar Ahiret karşılığında dünya hayatını satın almış kimselerdir. Bu yüzden onların ne azabı hafifletilecek ve ne de kendilerine yardım edilecektir.[351]
Bağ sahiplerinin haberi
Onlara şu iki adamı örnek olarak anlat. Adamlardan birine iki üzüm bağı vermiştik, bağlarını hurma ağaçları ile çevirmiş ve iki bağın arasına bir tahıl tarlası koymuştuk. Bağlar meyvelerini cömertçe veriyorlar, hiçbir ürünlerini esirgemiyorlardı. İki bağ arasından bir de ırmak akıtmıştık. Adamın bol serveti vardı. Bu yüzden tartışma sırasında arkadaşına dedi ki “Ben senden daha varlıklıyım ve tayfam da seninkinden daha kalabalıktır.” Kendine zulmetmiş olan bu adam (arkadaşını yanına alarak) bahçesine girdi ve dedi ki; “Bu bahçenin sonsuza dek yok alacağını sanmıyorum. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Ama eğer Rabbime döndürülecek olursam orada bundan daha iyi bir akıbetle karşılaşacağımdan eminim.” Aralarındaki tartışmayı sürdüren arkadaşı kendisine dedi ki; “Seni önce topraktan, sonra spermadan yaratan, sonunda da insan biçimine koyan Allah’ı inkâr mı ediyorsun?” Bana gelince, benim Rabbim Allah’dır. O’na hiç kimseyi kesinlikle ortak koşmam. Aslında bahçene girdiğinde “Maşallah” gerçek güç, Allah’ın tekelindedir deseydin ya! Gerçi sen malımın ve evlatlarımın seninkilerden az olduğunu görüyorsun. Fakat Rabbim bana senin bahçenden daha iyisini verebilir ve senin bahçeni de gökten gelen bir afete uğratarak çıplak bir düzlüğe çevirebilir. Ya da bahçenin suyu yerin öyle derin katmanlarına sızar ki, bir daha aramaya bile gücün yetmez. Derken bahçesinin tüm ürünü ansızın yok oluverdi. Yerle bir olan üzüm kütüklerinin yıkıntıları karşısında yapmış olduğu masrafların iç yanıklığı ile vahlanmaya ve elleri ile dizlerini döverek “Keşke Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım” demeye koyuldu.[352]
Sebe Melikesi’nin haberi
Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: “Senin kuşatamadığın (öğrenemediğin) şeyi, ben kuşattım ve sana Saba’dan kesin bir haber getirdim.” “Gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadın buldum ki, ona her şeyden (bolca) verilmiştir ve büyük bir tahtı var.” “Onu ve kavmini, Allah’ı bırakıp da güneşe secde etmek delerken buldum, şeytan onlara yaptıklarını süslemiştir, böylece onları (doğru) yoldan alıkoymuştur; bundan dolayı onlar hidayet bulmuyorlar.” [353]
Hristiyanların haberleri
Biz hristiyanız diyenlerden de kesin söz almıştık. Fakat onlar da kendilerine verilen öğütlerin başlıcalarını unuttular. Bu yüzden kıyamet gününe kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Allah şimdi yaptıklarını ilerde onlara tek tek bildirecektir.[354]
Şehir halkının haberi
İnsanlara, elçilerin geldiği şu kent halkını misal olarak anlat. Biz onlara iki elçi gönderdik, onları yalanladılar, biz de elçileri üçüncü biriyle destekledik. Onlar “biz size gönderilen elçileriz” dediler. Kentliler dediler ki; “Siz de bizim gibi insansınız. Rahman da bir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz.” Elçiler dediler ki; “Rabbimiz bilir ki, biz size gönderilmiş elçileriz. Bizim üzerimize düşen, yalnızca açıkça duyurmaktır.” Kentliler dediler ki; “doğrusu biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işten vazgeçmezseniz sizi mutlaka taşlarız ve bizden size acı bir azab dokunur.” Elçiler dediler ki; “uğursuzluk kendinizdendir. Bu uğursuzluk size öğüt verildiği için mi oldu? Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz.” [355]
Ebu Leheb ve eşinin haberi
Ebu Leheb’in iki eli kurusun, kurudu da! Malı ve kazandığı kendisine fayda vermedi. Alevli ateşte yanacaktır. Karısı da odun hamalı olarak, Boynunda sağlam hurma lifinden örülmüş bir ip bulunacaktır.[356]
Bedevilerin haberleri
Bedeviler, dedi ki: “İman ettik.” De ki: “Siz iman etmediniz; ancak İslam (müslüman veya teslim) olduk” deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah’a ve Resulü’ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” [357]
Muhammed (s.a.v.) ’in ve eşlerinin haberleri
Ey Peygamber! Eşlerine söyle: Eğer dünya hayatını ve süslerini istiyorsanız gelin size boşanma bedelinizi vereyim ve güzellikle salıvereyim. Eğer Allah’ın Peygamberini ve ahiret yurdunu istiyorsanız bilin ki, Allah içinizden iyi davrananlara büyük mükâfat hazırlamıştır. Ey Peygamber hanımları! Sizden kim açık bir edepsizlik yaparsa, onun azabı iki kat olur. Bu Allah’a kolaydır. Fakat sizden kim Allah’a ve Resulüne uymaya devam eder ve yararlı iş yaparsa ona da mükâfatı iki kat veririz ve cennette onun için bol bir rızık hazırlamışızdır. Ey Peygamber hanımları! Eğer Allah’tan sakınıyorsanız sizler herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Sözü yumuşak, tatlı bir eda ile söylemeyin ki, kalbinde hastalık bulunan kimse kötü şeyler ümit etmesin, daima ciddi ve ağır başlı söz söyleyin. Evlerinizde oturun, ilk cahiliye dönemi kadınlarının açılıp- saçılması gibi açılıp- saçılmayın. Namaz kılın, zekât verin, Allah’a ve Peygamberine itaat edin. Ey ehli- i Beyt şüphesiz Allah sizden pisliği giderip sizi tertemiz yapmak ister. Evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın, şüphesiz Allah latiftir, her şeyden haberdardır.[358]
Hani Peygamber, eşlerinden bazılarına gizli bir söz söylemişti. Derken o (eşlerinden biri), bunu haber verip Allah da ona bunu açığa vurunca, o da (Peygamber) bir kısmını açıklamış bir kısmını (söylemekten) vazgeçmişti. Sonunda haberi verince (eşi) demişti ki: “Bunu sana kim haber verdi?” O da: “Bana bilen, (her şeyden) haberdar olan (Allah) haber verdi” demişti. Eğer sizler (Peygamberin iki eşi) Allah’a tövbe ederseniz (ne güzel); çünkü kalpleriniz eğrilik gösterdi. Yok, eğer ona karşı birbirinize destekçi olmaya kalkışırsanız, artık Allah, onun mevlasıdır; Cibril ve müminlerin salih olan(lar)ı da. Bunların arkasından melekler de onun destekçisidirler.[359]
Kullanma Kılavuzu Özellikler | Kur’an-ı Kerim ÖZELLİKLER |
Bu kitabın indirilişi, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafındandır. Emin ol, biz sana kitabı hakkıyla indirdik. Onun için dini yalnız kendisine halis kılarak Allah’a ibadet ve kulluk et. İyi bil ki, halis din ancak Allah’ındır. O’ndan başka birtakım dostlar tutanlar da şöyle demektedirler: “Biz onlara sadece bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.” Şüphe yok ki Allah, onların aralarında ihtilaf edip durdukları şeyde hükmünü verecektir. Herhalde yalancı ve nankör olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz.[360]
Sana bu Kitabı indiren O’dur. Bu Kitabın bir kısım ayetleri kesin anlamlı (muhkem)dir, bunlar onun özünü oluştururlar. Diğer kısmı da birden çok anlamlıdır. Kalplerinde eğrilik olanlar fitne çıkarmak ve keyfi yorumlar yapmak amacı ile bu kitabın birden çok anlamlı ayetlerinin ardına düşerler. Oysa onların yorumunu sadece Allah bilir. Köklü bilgiye sahip olanlar ise “Bu Kitaba inandık, O bütünü ile Allah katından gelmiştir” derler. Bunu ancak aklı başında olanlar düşünebilirler.[361]
Bu, Arapça bir Kur’an olarak, ayetleri bilen bir kavim için ayırt edilip açıklanmış bir kitaptır. O, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilmiştir. Fakat insanların çoğu yüz çevirmişlerdir. Artık onlar gerçeği işitmezler.[362]
Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.[363]
İşte bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz mübarek bir öğüttür. Şimdi siz bunu mu inkâr ediyorsunuz? [364]
Âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkan’ı indiren Allah’ın şanı yücedir. [365]
Bu, sana, kendisiyle (insanları) uyarman için ve müminlere öğüt olarak indirilmiş bir kitaptır. Artık ondan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın.[366]
Kullanma Kılavuzu Bakım ve Onarım | Kur’an-ı Kerim TÖVBE ve SABIR |
Tövbe
Ancak tövbe edenler, (kendilerini ve başkalarını) düzeltenler ve (indirileni) açıklayanlar(a gelince); artık onların tövbelerini kabul ederim. Ben, tövbeleri kabul edenim, esirgeyenim. [367]
Sonra insanların (sel gibi) aktığı yerden siz de akın. Allah’tan mağfiret isteyin. Çünkü Allah affedici ve esirgeyicidir. [368]
Ancak kim tövbe edip iman eder ve salih amellerde bulunursa artık kurtuluşa erenlerden olmayı umabilir. [369]
Ey iman edenler! Samimi bir tövbe ile Allah â dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların, nurları, önlerinden ve yanlarından koşar da “Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kadirsin” derler.[370]
Sabır
Sabrederek ve namaz kılarak Allah’dan yardım dileyin. Hiç şüphesiz bu, Allah’a saygı gösterenlerden başkasına ağır gelir.[371]
Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir. [372]
Muhakkak ki, sizi biraz korku, biraz açlık, biraz mal, cari ve ürün eksiltmesi ile deneriz. Sabredenleri müjdele. Ki onların başlarına bir musibet geldiğinde; “Biz Allah için varız ve yine O’na döneceğiz” derler.[373]
Allah’a ve Resulü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. [374]
Andolsun, biz sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye kadar deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız.[375]
Kullanma Kılavuzu Bakımın Yapılışı | Kur’an-ı Kerim ZİKİR |
Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur.[376]
Namazı bitirdiğinizde, Allah’ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık ‘güvenliğe kavuşursanız’ namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, müminler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.[377]
Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma. Kuşkusuz Rabbin katındakiler O’na kulluk etmekten kibirlenmezler, O’nu tesbih eder ve yalnız O’na secde ederler.[378]
Kullanma Kılavuzu Bağlantı ve montajın[379] nasıl yapılacağı | Kur’an-ı Kerim İMAN – AMEL İLİŞKİSİ |
Ancak, iman edip de salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka [380]
Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim. [381]
Kullanma Kılavuzu Tespit edilen kullanım ömrü | Kur’an-ı Kerim HAYAT |
Doğrusu, öldüren ve dirilten O’dur.[382]
De ki: “Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah’ındır.”[383]
Şimdi Allah’ın rahmetinin eserlerine bak; ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltmektedir? Şüphesiz O, ölüleri de gerçekten diriltecektir. O, her şeye güç yetirendir.[384]
Biliniz ki, Allah, ölmüş toprağa hayat verir. Size ayetlerimizi açıkladık ki, üzerlerinde düşünesiniz.[385]
Bütün bunlar, cihazın bilinçli ve güvenli olarak kullanımını sağlayan bilgilerdir. İnşallah anlatılmak istenilen, bu örneklendirmeler ile amacına ulaşmıştır. Cihazdan alınacak tam performans ancak böyle tespit edilirse ve bu tespit yaşama aktarılabilirse, istenilen hizmet tam anlamı ile mümkün olacaktır. Kılavuzuna sahip çıkmayanın tanıtımcısı olmaz. Bir anlatan bulunur belki ama bu, bilen biri olmaz. Sonra ortada ne cihazın maksadı ne de hizmeti kalır. Geçmiş ümmetlere bu gözle baktığımızda, onların neden rahiplerini ve hahamlarını ilahlar edindiklerini ve gönderilmiş elçilere neden Allah’ın gönderdiği bir peygamber olarak değil de, hâşâ evlat isnadında bulunarak muamele ettiklerini daha iyi anlayabiliriz…
Bilinçli tüketici olmak dileği ile…
[312] Bakara suresi, 117. Ayet
[313] En’am suresi, 2. Ayet
[314] Araf suresi, 54. Ayet
[315] Zümer suresi, 5. Ayet
[316] Kamer suresi, 49. Ayet
[317] Zariyat suresi, 49. Ayet
[318] Tarık suresi, 5. Ayet
[319] Nahl suresi, 98. Ayet
[320] Araf suresi, 204. Ayet
[321] Araf suresi, 204. Ayet
[322] Fatır suresi, 29 ayet
[323] Alak suresi, 3. Ayet
[324] Cuma suresi, 5. Ayet
[325] Vakıa suresi, 79. Ayet
[326] Zuhruf suresi, 44. Ayet
[327] Tegabun suresi, 16. Ayet
[328] Rum suresi 41. Ayet
[329] Maide suresi, 27–31. Ayetler
[330] Hud suresi, 42–43. Ayetler
[331] Tahrim suresi, 10. Ayet
[332] Hud suresi, 50. Ayet
[333] Kalem suresi, 17–32. Ayet
[334] Neml suresi, 45. Ayet
[335] Hakka suresi, 4–5. Ayetler
[336] Furkan suresi, 38. Ayet
[337] Şuara suresi, 160. Ayet
[338] Neml suresi, 54. Ayet
[339] Neml suresi, 56. Ayet
[340] Yusuf suresi, 7–18. Ayetler
[341] Araf suresi, 85. Ayet
[342] Araf suresi, 88. Ayet
[343] Kaf suresi, 14. Ayet
[344] Araf suresi, 103. Ayet
[345] Kasas suresi, 4–6. Ayet
[346] Kamer suresi, 41. Ayet
[347] Mümin suresi, 36–37. Ayetler
[348] Araf suresi, 131. Ayet
[349] Taha suresi, 95–98. Ayetler
[350] Kasas suresi, 76–81. Ayet
[351] Bakara suresi, 83–86. Ayetler
[352] Kehf suresi, 32–42. Ayetler
[353] Neml suresi, 22–24. Ayetler
[354] Maide suresi, 14. Ayet
[355] Yasin suresi, 13–19. Ayetler
[356] Tebbet suresi, 1–5. Ayetler
[357] Hucurat suresi, 14. Ayet
[358] Ahzab suresi, 28–34. Ayetler
[359] Tahrim suresi, 3–4. Ayetler
[360] Zümer suresi 1–3. Ayetler
[361] Al-i İmran suresi, 7. Ayet
[362] Fussilet 3–4. Ayetler
[363] Bakara suresi, 2. Ayet
[364] Enbiya suresi, 50. Ayet
[365] Furkan suresi, 1. Ayet
[366] Araf suresi, 2. Ayet
[367] Bakara suresi, 160. Ayet
[368] Bakara suresi, 199. Ayet
[369] Şuara suresi, 67. Ayet
[370] Tahrim suresi, 8. Ayet
[371] Bakara suresi, 45. Ayet
[372] Bakara suresi, 153. Ayet
[373] Bakara suresi, 155-156. Ayetler
[374] Enfal suresi, 46. Ayet
[375] Muhammed suresi, 31. Ayet
[376] Rad suresi, 28. Ayet
[377] Nisa suresi, 103. Ayet
[378] Araf suresi, 205–206. Ayetler
[379] Parçaları birleştirme işlemi.
[380] Asr suresi, 3. Ayet
[381] Taha suresi, 82. Ayet
[382] Necm suresi, 44. Ayet
[383] En’am suresi, 162. Ayet
[384] Rum suresi, 50. Ayet
[385] Hadid suresi, 17. Ayet
You Might Also Like
Seçimler (Eş, İş ve Dost Seçimi)
Doğru Bilgi
Tanımalar (Kendini, Çevreyi ve Kaderini Tanımak)