Kumar (Cahiliyye-İslam-Günümüzde)
CAHİLİYE: Kumar, oyundan ziyade bir şeref meselesi olarak kabul edilirdi. Oynamayan kınanır, borcunu ödemeyen namussuz olarak görülürdü. Bunun ile berabercahiliye devrinde Arapların “Meysir” dedikleri bir kumar çeşidi vardı. Bunu piyango tarzında yaparlardı. Bu kumar çeşidinde “Ezlâmü Aklâm” denilen on adet ok vardı. Bu oklara Fezz, Tev’em, Rakib, Hils Nafıs, Müsbil, Mualla, Menih, Sefih, Veğd derlerdi. Menih, Sefih ve Vağd’in dışındakiler hisseye sahip olurdu. Piyango çekilmek üzere bir deve kesilir ve bu deve 28 hisseye ayrılır; fezze bir, tev’eme iki, rakibe üç, hilse dört, nefise beş, müsbile altı, muallâya yedi hisse tahsis edilirdi. Menih, Sefih ve Vağd okları boş ve mahrum bırakılırdı. Bu on adet ok “Rebabe” denilen bir torbaya atılır; “Yasir” denilen güvenilir bir şahsın önüne konulur, o da torbayı çalkalayıp elini sokar ve iştirak eden her şahıs için bir ok çekerdi. Nasibli ok çıkanlar belirli bir hisseyi alır, boş çıkanlar mahrum kalır, fakat parasını öderlerdi. Kendilerine hisse çıkanlar bazan aldıkları eti fakirlere dağıtır, bunu bir hayır sayarak iftihar ederlerdi. Bu kumarda kullanılan ve her biri ayrı ayrı isimler taşıyan oklar, Mekke’de Mabed bekçileri tarafından muhafaza edilirdi. Meysir denilen bu kumar çeşidi, sadece Mekke’de değil, Medine’de de yaygındı.[675]
İSLAM: Ey müminler, birbirinizin mallarını gayrı meşru yollar kullanarak değil, karşılıklı anlaşmaya dayalı ticaret yolu ile yiyiniz, kendinizi öldürmeyiniz. Hiç şüphesiz Allah size karşı merhametlidir.[676]
GÜNÜMÜZDE: Günümüzde de piyangolar veya şans oyunlarından oluşan kumar çeşitleri bulunmaktadır. Bunların, tombala gibi çekilişle yardım amaçlı para toplamaya uyarlanmış türleri de mevcuttur. Bu yardıma katılanlar, garibanların hayrına hizmet eden bir oyuna iştirak etmekte olduklarını söyleyerek, cahiliyyedeki gibi katılmayanları kınamaktadırlar. Bunun yerine İslam, karşılığı Allah (c.c.)’tan beklenerek malın kazancından verilecek “Zekât” adında bir ibadet belirlemiştir. Allah’ın yasakladığı bir eylem vasıtasıyla kullara yapılacak hayırdan bahsedenler, Allah rızası için değil; yardım adı altında haz almak gayesi ile düzenlenen bir iş yapmaktadırlar.
Bazı çevrelerce “Kumar borcu, namus borcudur.” denilerek, bu tarz eylemlerin getirdiği sorumluluklar şeref meselesi addedilmektedir. Şeref, göreceli bir kavram değildir. Yalnız ve yalnız Allah’a ve Resulü’ne itaat edenler, şereflidir. Diğerleri bundan beridirler. Şans, talih veya uğur söylemleri aklın kullanımını devre dışı bırakmak ne kadar mantıklı ise, haram olduğunu bilerek işlenen ameller sonucu borç olarak kalan yekün de o kadar şereflidir.
[675] Ali Osman ateş, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan yayınları, c. 2, syf.72
[676] Bakara suresi, 29. Ayet
You Might Also Like
Ölüme Terk Edilen Kızlar (Cahiliyye-İslam-Günümüzde)
Tesettür (Cahiliyye-İslam-Günümüzde)
Şirk (Cahiliyye-İslam-Günümüzde)