CAHİLİYYE: Cahiliyye döneminde bir kimsenin kız çocuğu doğunca, bu kişi ondan utanç duyar ve insanlardan uzaklaşma ihtiyacı hissederdi. Bunlardan bazıları da bu kız çocuklarını diri diri toprağa gömerek öldürürlerdi. Bunu yapmalarının sebebi, kızlarının kaçırılarak onlara tecavüz edilmesinden korkmaları yahut da nüfuslarının çoğalmasıyla fakirleşmelerinden endişe etmeleriydi. Onlardan birine kız çocuğu olduğu müjdesi verildiğinde, üzüntüden yüzü simsiyah kesilir. Aldığı kara haberden dolayı tanıdıklarına görünmekten kaçınır. Aşağılanmaya katlanarak onu alıkoysun mu, yoksa toprağa mı gömsün diye düşünür. Baksana, ne kötü hüküm veriyorlar![482]ayeti kerimesi müşriklerin çirkin âdetlerini belirtmekte ve verdikleri bu hükmün ne kadar fena bir şey olduğuna dikkatleri çekmektedir.[483]

Eğer kişi, onu (kızını) öldürmeyi aklına koymuşsa, boyu altı karış oluncaya kadar ona dokunmuyor, bu boya ulaştı mı çocuğun annesine, “Çocuğu süsle, güzel elbiselerini giyindir. Ben onu akrabalarına götüreceğim” diyordu. Oysaki o, bu çocuk için, çölde bir çukur esmiş oluyordu. Böylece o çocuğu o çukurun başına getirdi mi, çocuğuna “oraya bak bakalım” diyor, sonra da onu arkasından oraya itiyor, o eştiği çukur yer seviyesiyle bir oluncaya değin oraya toprak atıyordu. Şu da ileri sürülmüştür: Hamile kadının doğumu yaklaştığında, bir çukur kazardı. Derken, o çukurun doğum sancılarını çekerdi. Doğurduğu kız olursa, onu o çukura atardı, oğlan olursa onu tutar, onu korurdu…[484]

Araplarda, koca karısıyla evlilik ilişkilerini terk ettiği halde kadını nikâhı altında ve evinde kalmaya mecbur kılan iki âdet vardı. Bunlardan birisi zıhardı. Koca, karısına “sen bana anamın sırtı gibisin” derdi. Böylece kadın nikâhtan çıkmaz, ama mullâkta kalırdı. Müfessir ve râvîlerin görüşlerinden anlaşıldığına göre onlar bu işi, karısı kız doğurduğunda öfkelerinden yapıyordu. Kadın kız doğurduğunda, ona çocuğunu gömmesini emrederlerdi. Gömmezse “sen bana anamın sırtı gibisin (dünya âhiret bacımsın)” derlerdi. [485]

Katâde’den gelen bir rivayette de o kabile erkeklerinin kız çocuklarını diri diri gömüp öldürmelerinin sebebi, “kız çocuklarının sağ bırakılıp büyüdükleri tak­dirde esir edilip ırz ve namuslarının ayaklar altına alması ve fakirlik korkusu” olarak verilmekte; bu duruma düşmemek için de kız çocuklarını daha küçükken öldürüp onların yerine köpek besledikleri kaydedilmektedir. [486]

İSLAM: Cahiliyye insanlarının fıtrattan uzaklaşmış bulunduklarını gösteren bu davranışın haberi ve kendi gerekçelerine cevaplar şu şekilde bildirilmektedir:

Haber: Onlardan birine Rahman olan Allah’a isnat ettikleri bir kız evlat müjdelense içi öfkeyle dolarak yüzü simsiyah kesilirdi. [487]

Rızk kaygısı: Yoksulluk kaygısıyla evlâtlarınızı öldürmeyiniz. Onların da sizin de rızkınızı veren biziz. Onları öldürmek ağır bir suçtur.[488]

Dişi olarak yaratan: Size döl yataklarında dilediği biçimi veren O’dur. O’ndan başka ilah yoktur. O, üstün iradeli ve hikmet sahibidir.”[489] Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Dilediğini yaratır, dilediğine kız çocuğu, dilediğine de erkek çocuğu verir. Yahut hem kız hem erkek çocuk verir. Dilediğini de kısır yapar. O her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir.[490]

Sorgu: Diri diri toprağa gömülen kız çocuğunun hangi suçla öldürüldüğü sorulduğu zaman… [491]

Aptallık: Hiçbir bilgiye dayanmaksızın, aptalca evlatlarını öldürenler ve Allah’a iftira atarak O’nun verdiği rızıkları kendilerine yasaklayanlar, gerçekten hüsrana uğramışlardır. Onlar kesinlikle sapıtmışlardır, doğru yola gelecekleri yoktur.[492]

GÜNÜMÜZDE: Tek dünyalı yaşamın insanları fıtratlarından uzaklaştırarak getirdiği en rezil durum budur herhalde… Tabi dolayısı ile insanların kurallarını kendileri belirlemeleri sonucunda gelinen en aydın seviye de… Bir Kuran ayetinde bu asılsız uydurmalardan kaynaklı, fıtratların yozlaşmaya uğramasından ve insanların kendi dinlerinin de bozulmasına yol açmasından şu şekilde bahsedilmektedir.

ALLAH (c.c.) şöyle buyuruyor:

Tıpkı bunun gibi, bu düzmece ortaklar çoğu müşriklere öz evlatlarını öldürmeyi çekici göstermişlerdir ki, böylece hem fıtratlarını yozlaştırsınlar ve hem de dinlerini bozsunlar. Eğer Allah dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları asılsız uydurmaları ile baş başa bırak.[493]

Beynini sadece içgüdüsel eylemlerin peşi süre yaşamaya duyarlı olarak kullanan insan, ne kadar da ahmaklaşıyor. Demek, o anda anne olanlardan sınırsız ve hesapsız bir şekilde dilediğin gibi faydalanacaksın, fakat gelecek neslin anne adaylarını kendi soyundan oldukları için “fuhuşa girer ya da rızk sıkıntısı çekeriz” diye öldüreceksin, öyle mi! Ne kadar adilce değil mi? Bu düşünce, içerisinde iki zihniyetin birden varlığını barındırmaktadır. Birincisi “Ben yapayım ama bana yapılmasın.” zihniyetidir ki, İslamsız yaşamanın adalet anlayışı da budur. İkincisi ise “Hayat gördüklerimden ibarettir.” diyerek güçlü olmak gayesi ile sorgusuz ve hesapsız bir yaşam sürme gayesidir ki, bu da ideolojik olarak varlığını sürdüren materyalist ve kapitalist zihniyetin yaşam biçimidir. Zaten İslam’ın mücadele alanları bunlar değil midir? Nefis ve tek dünyalı yaşam… Böylesi zihniyet sahibi insanlar bir toplumu yönettiklerinde sonuç felaket olurdu. Allah’tan cahiliye zamanında yaşamıyoruz. Yoksa yaşıyor muyuz?

Bugün Çin’de veya Hindistan’da devam etmekte olan diri diri gömülme olayları bu soruya güzel yanıt teşkil etmektedir. Hindistan’da bulunan Delhi Üniversitesinde yapılan bir seminerde Kadın ve Çocuk Gelişimi Bakanı Renuka Chowdhury, ülkesinde son 20 yılda 10 milyon kadar kız çocuğunun ya doğumdan önce ya da hemen doğum sonrasında ebeveynlerince öldürüldüğünü açıkladı. Chowdhury, yeni doğmuş bu kız bebeklerin ölüm şekillerinin ise ağızlarına ya da tütün koymak suretiyle olduğunu bildirdi.

Çevremizde kız çocuklarını kazılmış bir çukurun yanına götürüp de içine ittikten sonra üzerini toprakla örten birileri olmadığı için zamanımızda ölüme terk edilmenin olmadığını mı farz edelim, yoksa ölüm şahısların oluşumunda, zihniyetlerinde, yaşantılarında, kullanımlarında geçekleşir, mi diyelim? Bunun nasıl olduğu mu, yoksa niye olduğu mu bizleri ihtiyacımız olan doğru bilgiye götürür? Nasıl oldukları temel alınacak ise; bu insanlar çölde bulundukları için, kızların öldürülmesi toprağa gömülmeleri suretiyle gerçekleştirilmiştir. Niye oldukları temel alınacak ise; toplumun kabulleri sonucunda ortaya çıkmış olan eylemlerdendir. Eylemleri sebepler oluşturduğundan, ölüme terk edilen sebeplerin ne olduğunu incelemenin de ayrı bir doğruya götüreceğine inanmaktayız.

Cahiliyyede kız çocuklarını toprağa gömüyorlardı, fakat bu gereksinim fakirlik, kızların fahişe veya köle olması korkularından kaynaklanıyordu. Peki ya bugün! Bugün bu sebeplerden ötürü hayatlarını birilerine köle olarak sürdüren yaşamlar, rızk endişesi içerisinde satılan evlatlar, fakir olduğu için fuhuşa yönelen ya da yönlendirilen genç kızlar yok mu? Hiçbir kız, ben büyüyünce fahişe olacağım demez. Hayat onları buralara getirir. Evvelce işlediğimiz gibi bazıları kaderlerini belirleme imkânına hiç sahip olamazlar. Çünkü kaderlerini belirleyen başka belirsizlikler vardır. Bunun tipik misali bu örnekte; yani genç kızların akıl baliğ döneme girmeden bile önce yaşam haklarının ellerinden alınmış olmasında mevcuttur. İşte bu manada kendilerini yaşayan ölü olarak kabul ettikleri için de diri diri gömülmüş olmaktadırlar. Hatta daha da acısı gömülmeden terk edilmiş bir ölü olarak varlık göstermektedirler.

Bu konuda Asr’ın Kuran Tefsiri müellifi şunları söylemektedir: “Günümüzde ki benzeri olaylar yine aynı şeylerden kaynaklanmakta ve cahiliye çağının değişik havası içinde birçok kötülükler işlenmektedir. Örnek olarak:

a) Madde esas kabul edilip, kutsal değerler bir tarafa itilir.

b) Kadınlar, eşitlik ve medeniyet adına ticarî amaçlarda kullanılır ve vücutları teşhir edilerek, reklâm aracı yapılır.

c) Kızlar ailelerinden kopuk bir halde nikâhlanmadıkları erkeklerle tenha yerlerde dolaşır.

d) Güzellik yarışması adı altında kadınların, kızların kalça, bacak ve diğer belli organları belirlenmiş ölçülere göre değerlendirilip şehvetperestlere[494] arz edilir.

e) Sahnelerde dans ve şantöz[495]lük adı altında her türlü gayr-i ahlâkî davranışlara ve sözlere yer verilir.

f) Başkalarının kız ve kadınlarıyla veya erkekleriyle dans edip tatmin olmak için eğlence geceleri düzenlenir ve bütün bunlara “uygarca yaşam” etiketi asılır. Karşı çıkanlara ise, gericilik, yobazlık damgası vurularak kıyametler koparılır.

g) Sözde tarikat ve maneviyat adı altında, din adına kadınlara bol keseden cennetler va’dedilerek şu dünyada birçok kötülüklerin mubah olduğu telkin edilir. Namaz ve benzeri ibadetlere lüzum olmadığı anlatı­larak ilâhî dinlerden kopuk, yeni uydurma din ortaya atılır ve üzerine bazen “tarikat”, bazen “İslâmiyet”, bazen da “medyumculuk” etiketi konu­lur. ”[496]

Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş?

Ne oluyorsunuz?

Ne biçim hükmediyorsunuz?

Hiç mi düşünmüyorsunuz?

Yoksa sizin açık deliliniz mi var?

Eğer doğru iseniz, kitabınızı getirin.[497]

[482] Nahl suresi 57–59. Ayetler

[483] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi tefsiri, hisar yayınevi: 5/211.

[484] Fahreddin er-Râzi, tefsir-i kebir Mefâtihu’l-gayb, Akçağ yayınları: 22/527–528

[485] İzzet Derveze, Kur’an’a göre Hz. Muhammed’in hayatı, yöneliş yayınları. C. 1, s. 130

[486] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı nüzul, çağrı yayınları: 1/385–386

[487] Zuhruf suresi, 17. Ayet

[488] İsra suresi 31. Ayet

[489] Ali İmran suresi, 6. Ayet

[490] Şu’ra suresi, 49–50. Ayetler

[491] Tekvir suresi, 8–9. Ayetler

[492] En’am suresi, 140. Ayet

[493] En’am suresi, 137. Ayet

[494] Şehvete, cinsel isteklerine aşırı derecede düşkün olan

[495] Kadın şarkıcı

[496] Celal yıldırım, ilmin ışığında Asr’ın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 7/3336

[497] Saffat suresi, 153–157. Ayetler