CAHİLİYYE:  Erkek karısına sormadan istediği zaman kendisini boşar, dilerse tekrar nikâhına alırdı. Bunun yapılmasının en büyük sebebi kadının başkaları ile evlenmesini engellemekti. Bununla beraber cahiliyyede başka boşama şekilleri de mevcuttur.

Hul’[432]:Cahiliyye devrinde ayrılma şekillerinden birisi hul idi. Kadın “Falanca para karşılığında beni hul yap” ya da  “Beni boşa” der, koca da yapılan anlaşma sonrasında “Seni hul ettim” ya da “Boşadım” derdi. Kadın, aldığı mehirin bir kısmını kocasına vermek suretiyle tala­k satın almak mecburiyetinde kalıyordu.

Amir b. ez-Zarîb kızını kardeşinin oğlu ile evlendirmiş, fakat kız kocasını istemediğini söyleyince, kızına verilen mehri iade ederek onları ayırmıştı.[433]

İla[434]:Cahiliye dönemindeki boşama yollarından bir diğeri de “ilâ” idi. Yemin edilerek, bir veya iki yıl kadar kadına yaklaşmama durumuna denilmekte idi.

İslâm’dan önce Hicaz yöresi Arapları ilâ işlemini, zıhar gibi bir boşama yöntemi olarak uyguluyorlardı. Ancak tasarrufun sonucu geniş bir zamana yayıldığı için, bu daha çok kadını baskı altına almak, ona ve sıkıntı vermek için kullanılmaktaydı. Çünkü koca bir, iki yıl veya daha uzun süreyle eşine karşı kocalık görevini yapmıyor, yeni bir yeminle de süreyi uzatıyordu. İlâ sonuna kadar evlilik akdi devam ettiği için, eşi yeni bir evlilik yapma imkânı bulamaz ve gönlü incinmiş olarak günlerini geçirirdi.[435]

Zıhar[436]:Bu devirdeki bir diğer boşama şekli ise zıhâr idi. Kocanın karısını bir kadının bakılması haram olan bir organına benzetmesi ile gerçekleşirdi.  Cahiliye zamanında kendi örflerine uygun olarak erkekler, “Sen bana ananım sırtı gibisin” derlerdi. Kadın boşanmış sayılır ve kesinlikle kendisine dönemezdi. Ensâr’dan Evs b. es-Samit, hanımı Havle bintü Malik’e kızarak zıhâr yapmış, bunun üze­rine Mücadele suresinin üçüncü ve dördüncü ayetleri nazil olmuştur.

Bunlarla beraber, boşama konusunun net anlaşılması için ‘‘iddeti’’ de kısaca işlememiz gerekmektedir.

İddet[437]:  Cahiliyye devrinde, boşama sonrasında tekrar evlenmek için tayin edilmiş bir süre yoktu. Bu ölçüsüzlük ise kadının evvelki eşinden olma çocuğunu dünyaya getirmesi ile sonuçlanabiliyordu. Bu da soy tartışmalarına yol açıyordu. Bazen kadınlar önceki eşlerine dönebilmek maksadı ile yeni eşlerinden hamile olduklarını da gizliyorlardı. [438]

Kocası ölen bir kadın ise iddet olarak bir yıl beklerdi. Bekleyerek geçirdiği süre içinde kadının yaşantısı tam olarak bir eziyetti.En değersiz elbiseler içinde evinin karanlık bir köşesine çekilir, bir yıl oradan çıkmazdı. Koku sürünmesi ve çeşitli kadın elbiseleri giymesi yasaktı. Bu ağır hapis hayatını tamamlayan ka­dının eline bir hayvan pisliği verilirdi. Kadın bu pisliği önüne veya arkasına atardı. Bu durum bizlere, şu şekilde bildirilmektedir.

Zeyneb bint Ebî Seleme, annesi Ümmü Seleme radiyallahu anhâdan: “Bir kadının kocası öldü, yakınları (ağlamaktan dolayı) gözlerinin rahatsızlığından korktular. Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme kadının sürme çekebilmesi için izin is­temeye geldiler. (Resulullah): “Hayır sürme çekme! Cahiliyet devrinde sizden herhangi biriniz (kocası öldüğünde) en kötü elbiseleri içinde (yahut); evinin en kötü yerinde (bir sene) beklerdi. Bir sene tamam olup ta yanından bir köpek geçtiği zaman ona bir deve tezeği atardı (ve böylece iddetinden çıkardı). Şimdi sen dört ay on gün geçinceye kadar sakın gözüne sürme çekme!”[439]

İSLAM: İslam dini, boşamayı üç talak ile sınırlandırmıştır. Bundan sonra kadının eski kocası ile tekrar nikâh yapabilmesi için, ancak usulüne uygun olarak bir başkası ile evlenmesi[440]şartı vardır. Bunun haricindeki boşama çeşitleri, evliliğe geri dönüşün mümkün olup olmaması ve sünnete uygun olup olmaması açısından iki şekilde ele alınmaktadır. Evliliğe geri dönüşün mümkün olduğu boşama şekli kendi içerisinde Ric’i ve Bain talak olarak ikiye ayrılır. Sünnete uygunluk ise Sünni[441] ve bid’i[442] olmak üzere iki aşamada incelenir. Detaylı bilgileri ilgili fıkıh kitaplarında bulabileceğiniz için boşama sonrası dönüşün mümkün olup olmaması hakkında bilgi vermekle yetineceğiz.

Ric’i boşama erkeğe, yeni bir nikâha ve yeni bir mehire gerek olmaksızın, evlilik hayatına dönme imkânı veren boşama şekline denir. Bu boşamadan dönüş, birinci veya ikinci talaktan sonra ve iddet süresi bitmeden önce mümkün olmaktadır. İddet süresinin bitmesi ile ric’i olan talak, bain talağa dönüşür. Boşamanın bu türden sayılması için şu şartlar gerekir:

  • Cinsel ilişki sonrasında yapılan boşama
  • Başka anlama gelme ihtimali bulunmayan, yalnızca boşama için kullanılan sözlerle boşama
  • Üç talak ile boşamamış olma

Bain boşama ise mehir ile yeniden nikâh akdi olmadıkça evliliğin devamına izin vermeyen talak çeşidine denir. Bunun için veya iki talak olması gerekmektedir. Bu boşama küçük ve büyük olmak üzere ikiye ayrılır. Küçük ayrılık, iddet içerisinde veya daha sonra yeni bir nikâhla ve yeni bir mehir belirlenerek dönme imkânı verir. Büyük ayrılık ise erkeğin eşini bir defada veya ayrı ayrı zamanlarda üç talak ile boşamasına denir. Bu kadının başka biri ile evlenip ayrılmadıkça eski kocasına dönmesine izin yoktur. Boşamanın bu türden sayılması için şu şartlar gerekir:

  • Cinsel ilişkiden önce boşama
  • Kinayeli, şiddet ve mübalağa ifade eden sözlerle boşama[443]
  • Kadının isteği üzerine bir bedel tayin edilerek yapılan boşama

Diğer boşama şekillerine İslam’ın cevapları ise şu şekilde olmuştur.

Hul: Eğer kadın ile kocanın, Allah’ın koyduğu sınırları gözetemeyeceklerinden korkarsanız kadının boşanmak için kocasına fidye vermesinde, her iki taraf için de sakınca yoktur. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır, onları aşmayın.[444]

Hul yapılınca kadın bain talak ile boşanmış olur.

İla: Eşlerine yaklaşmamaya yemin edenler, dört ay bekleyebilirler. Eğer bu yeminlerinden dönerlerse, kuşku yok ki, Allah bağışlayıcıdır ve merhametlidir. Eğer boşanmaya karar verirlerse kuşku yok ki Allah işiten ve bilendir.[445]  

Koca bu süre içerisinde karısı ile birlikte olursa yemin kefareti, adakta bulunursa o şeyin yapılması gerekli olur. Eğer belirtilen süre içerisinde dönmez ise kadın, bir bain talak ile boşanmış sayılır.

Zıhar: Eşlerinden zıhar ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin eşleriyle temas etmeden önce bir köleyi hürriyetine kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. Buna imkân bulamayan kimse, temas etmeden önce aralıksız olarak iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu kolaylık, Allah’a ve peygamberine inanmış olmanızdan ötürüdür; bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. İnkâr edenler için çok yakıcı azap vardır.[446]

Bu ayeti kerimeye göre, zıhar yapan kimsenin kefaret verinceye kadar karısı ile cinsel ilişkide bulunması haramdır. Zıharda bulunan erkeğin, kefaret vermekten kaçındığı takdirde, boşanmasına hükmedilir. [447]

İddet: Duruma ve konuma göre beş çeşidi bulunmaktadır.

1- Boşanmış kadının iddeti:

a) İlişki sonrası boşanma: Boşanmış kadınlar, üç aybaşı boyunca kendilerini gözlem altında tutarlar.[448]

b) İlişki öncesi boşanma: Ey iman edenler! Mü’min kadınları nikâhlayıp da, henüz dokunmadan onları boşarsanız, onları iddet müddetince

beklemeniz gerekmez. Kendilerine bağışta bulunarak onları güzellikle serbest bırakın.[449]

2- Küçük yaşta olanlar ve yaşlıların iddeti: Kadınlarınızın içinden adetten kesilmiş olanlarla, henüz âdetini görmemiş bulunanlardan eğer şüphe ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır.[450]

3- Hamile kadının iddeti: Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları, doğum yapmalarıdır. Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.[451]

4- Kocası ölenin iddeti: Aranızdan ölenlerin geride bıraktıkları eşleri, dört ay on gün kendilerini gözetim altında tutarlar. Bu sürelerini doldurduklarında meşru olarak yaptıklarından dolayı siz sorumlu tutulmazsınız. Hiç şüphesiz ne yaparsanız Allah onu bilir.[452]

5- Kocası kaybolanın iddeti: Kendisinden haber alınamayan ve nerede olduğu bilinmeyen kimsenin hanımı, kocasının yaşıtlarının ölümünden sonra dört ay on gün iddet bekler.[453]

GÜNÜMÜZDE:

Hul: Günümüzde elit tabaka olarak tabir edilen kesim içerisinde söz sahibi olan kadınların, eşlerinin boşanmada sıkıntı çıkarmaması için, para vermesi sıkça görülmektedir.

İla: Eşi ile olan cinsel yaşamını yemin şartına bağlamak oldukça fazla duyulan uygulamalardan olmuştur.İslam bu yeminin süresini dört ay ile sınırlamıştır. İnsanlar, aile içi bir tartışmanın kavgaya dönmesi veya her hangi bir sebepten ötürü bir anlık sinir ile eşlerinden uzak kalmak için yemin etmiş bulunabilirler. Dolayısı ile nikâhın önemi, şartları ve sıhhati gibi konular hakkında bilgisiz bulunan birçok Müslüman, dört ay içerisinde ilişkiye girilmesinin kefareti gerektirdiğini ve dört aydan fazla bir zaman içerisinde sözlerinden dönmemelerinin ise talak sebebi olduğunu bilmemektedirler.    

Zıhar: Allah bir insanın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmadığı gibi zıhar yaptığınız eşlerinizi, sizin anneleriniz yapmadı.[454]buyrulmasına rağmen, Arapların kendi adetleri üzere “Sen bana anamın sırtı gibisin.” demeleri gibi, ülkemizde de yemin kastı içeren  “Anam avradım olsun” şeklinde söylemler mevcuttur.

İddet: Ne yazık ki bugün, kadınları boşama şekline dikkat etmeyenler bulunduğu gibi, kadının tekrar evlenmesi için geçmesi gereken süreyi gözetmeyenler de bulunmaktadır. Oysaki iddetin, suiistimalleri önlemek, boşama ric’i halde iken tarafların yeniden evlilik hayatlarına imkân tanımak ve kadının eski kocasından hamile kalma ihtimalini ortadan kaldırmak gibi hikmetleri bulunmaktadır.

[431] Talak, sözlükte bağı çözmek, serbest bırakmak demektir. Dinde ise belli sözler ile evlilik bağını çözmek ve kaldırmak demektir.

[432] Hul, sözlükte çıkarmak ve gidermek demektir. Dini anlamda ise kadın veya kadının velisinin belirli bir meblağ üzerinde anlaşması ve bu meblağ karşılığında kocanın boşanmasının sağlanması demektir. 

[433] İbn Hacer, Fethu’l-Bârî IX, 346

[434] Sözlükte yemin etmek demektir. Dini anlamda ise erkeğin, dört ay ve daha fazla karısına yaklaşmayacağına dair yemin etmesine denir. 

[435] Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-ı İslâmiyye ve Istilâhât-ı Fıkhıyye Kamusu, 1968, II 290-310

[436] Zıhar kelimesi, sözlükte sırt anlamına gelen zahr kelimesinden türetilmiştir. Fıkıhta ise, bir kocanın karısını veya yüz, baş gibi bir organını ya da üçte bir, dörtte bir gibi vücudunun her yerine şamil bir cüz’ünü kendisine nikâhı ebediyen haram olan kadınların bakması haram bir organına benzetmesi­ne denir.

[437] İddet, sözlükte saymak demektir.  Dinde ise evliliğin ölüm, boşama veya fesih olması gibi sebeplerden birisi ile sona ermesi halinde, kadının tekrar evlenebilmesi için beklediği süreye denir.

[438] Taberî, Camiu’l-beyan, II, 449

[439] Rudani, büyük hadis külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz yayıncılık: 2/307

[440] Bu duruma hulle denilmektedir. Yapılan nikâhta muhakkak cinsel ilişki olması gerekmektedir.

[441] Sünnete uygun olan boşama şekline denir.

[442] Sünnete uygun olmayan boşama şekline denir.

[443] Şafii mezhebine göre bain değil, ric’i boşamadır.

[444] Bakara suresi, 229. Ayet

[445] Bakara suresi, 226–227. Ayetler

[446] Mücadele suresi, 3–4. Ayetler

[447] El- ihtiyar, 1/161

[448] Bakara suresi, 228. Ayet

[449] Ahzab suresi, 49. Ayet

[450] Talak suresi 4. Ayet

[451] Talak suresi 4. Ayet

[452] Bakara suresi, 234. Ayet

[453] El- Fıkhu’l İslami, 7/643. Maliki ve Hanbelî mezhebine göre, kaybolan kişinin hayatından ümit kesildiğinden itibaren dört yıl geçince eşi, kayıplığın tespitini ve ayrılık kararının verilmesini isteyebilir. Bu tespit üzerine eşler ayrılınca, dört ay on gün ölüm iddetini bekler.

[454] Ahzab suresi, 4. Ayet